6 Ocak 2012 Cuma

SEVMEK ÖZEL BİR YETENEKTİR

Hayatın kendisine adil davranmadığını düşünen, Tanrı’ya inancı kalmamış, yaşamı haksızlık ve mücadele ile geçmiş bir insan, bir gün tanımadığı birinin kendisine merhametli davranmasıyla değişebilir mi?  İyi ve kötü olmanın bir seçim olduğunu en güzel anlatan romanlardan biri de Victor Hugo’nun ‘ Sefiller’ adlı romanıdır. Eniştesinin ölümünden sonra, ablasına ve yedi yeğenine bakmak zorunda kalan Jean Valjean yeğenlerini doyurabilmek için bir somun ekmek çalar. Bu olaydan sonra hapse atılır. Hayatının büyük bir bölümünü hapishane de geçirmek zorunda bırakılır. Hapishane’den çıktıktan sonra herkes ona kötü gözle bakmaya başlar. Kimse ona bir şey vermek, iyilik yapmak istemez. En sonunda bir papazın evine gelir. Papazın evindeki gümüşleri çalar. Yakalanmasına rağmen, papaz kendisini bağışlar, gümüşleri ona verir. Bu olay Jean Valjean hayatın da bir dönüm noktası olmuştur. Yaptıklarına çok pişman olmuş ve iyi biri olmaya karar vermiştir. Hikâye’nin başkahramanlarından olan Fantine, Cozette’nin annesidir. Kendisini çocuğuna adamış fedakâr bir annedir. Cozette ise küçük yaşta annesinden ayrılmak zorunda bırakılmış ve bir ailenin yanına verilmiştir. Cozett’e bu evde iyi bakmadıkları gibi annesinden de para koparırlar. Fantine canını dişine takıp çalışır, kızına para bulmak için her şeyini feda eder. Bu iki kadının hayatında Jean Valjean’ın rolü çok önemlidir. Özellikle Rozette için büyük fedakârlıklar yapmıştır. Hayatı boyunca yardıma muhtaç olan insanları mutlu etmeyi kendisine görev edinmiştir. Rozette ile Marius arasındaki aşk Jean Valjean ‘ın fedakârlıkları sayesinden mutlu bir sonla biter. Marius, bütün bu iyiliklerine rağmen Jean Valjean’ın geçmişini öğrenmesinden sonra ondan nefret eder. Bu yüzden çok sevdiği kızı Cozette’yi göremez. Ölüm vakti geldiğinde kapısını Marius ve Cozette çalar. Marius hatasını ve Jean Valjean’a haksızlık yaptığını anlar. Ve çok sevdiği Cozette’nin yanında huzur içinde ölür.
                 Bu hikâyenin kahramanı Jean Valjean yaşadığı bütün olumsuzluklara rağmen, inancını yitirmeyen cesur ve güçlü bir insan’dır. İşlediği suçun bedelini ağır ödemiş olsa da kendini affedebilmek adına olabildiği kadar iyi bir insan olmaya çalışmıştır. Geçmişinden ders alıp, hayatı ve insanları suçlamayıp, kendisini değiştirmeye karar vermiştir. Bu hikâye de birine iyilik yapmanın birçok kişinin hayatına getirdiği güzelliğe tanık olunca etkilendim ve çok duygulandım. Keşke herkes bir kişiyi mutlu etmenin önemini anlayabilse, iyilik ve kötülüğün bulaşıcı olduğu bilincine varıp, yaşadığı dünyaya güzel şeyler vermenin coşkusunu içinde taşıyabilse.
                   Yaşadığımız ilişkilerde, yaptığımız fedakârlıklar sonucu nankörlük görmüş bile olsak, sevginin gücüne inanmalıyız. İnsan sevebildiği sürece insandır. Ve hak ettiği biçimde yaşar. Sevmek, insanın Tanrı’ya verdiği özel bir yetenektir. Bu yeteneğin farkına varıp, onu geliştirmek bize evrenin sırlarını açar. Bunu anladığımız da sevgiden çok şey öğreniriz.

YAZAR: SEMA YILDIRIM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.