14 Ocak 2012 Cumartesi

Sadakat, bir erkek için özgürlüğün kısıtlanmasıdır

Hayatında bir erkek olmadan, hayatın anlamsız olacağı öğretildi bize. Çoğu kadın yalnızlık korkusuyla kendisini sevmeyen, ama sevdiğine inandığı erkekleri kabul edebiliyor özel hayatına. Birçok kadın varlıklı bir erkekle evlenerek sosyal statüsünü yenilemeyi tercih ediyor. Birçok kadın da erkeğe ekonomik güvenceyle bakmayıp, gerçekten sevip, sevildiğinde var olduğunu hissediyor.
İnci Aral’ın ‘Sadakat’ adlı romanında kadın ve erkek birbirlerine sadık olma konusunda nasıl bir mücadele içerisine girdiği ve erkeğin sadık olmayı cinsel anlamda özgürlüğün kısıtlanması olarak algıladığı çok açık bir şekilde anlatılıyor. İnci Aral’ın bu romanında hikâyenin kahramanlarından biri olan Azra, yaşamında bir erkek olmadan kendi varoluş nedenine inanmayan kadınlardan. Azra bu nedenle eşi Ferda’nın ufak tefek çapkınlıklarına, kaçamaklarına göz yumuyor. Burada Azra’nın aşkı hastalıklı bir durum. Kocasının ona karşı ilgisizliğini kabul etmek istemiyor. Ferda gibi kadınları kolayca etkileyen bir erkeğin yanında Azra kendini gittikçe güvensiz ve yalnız hissediyor. Azra’nın güvensizliğinin onu daha hırçın ve kıskanç yapması, Ferda’nın kaçmasına bahane oluyor. Ferda bu durumda karısının hırçınlığını ve baskıcılığını, özgürlüğünü kısıtlayıcı bir engel olarak görüyor. Azra’nın kendi yarattığı, kendisini inandırmak istediği, hayatına kabul ettiği kocası Ferda doğal olarak Azra’nın bu tutumunu ve kıskançlığını anlayamıyor. Her kadın gibi gerçek olmayan bir hayalin peşinden sürükleniyor bu hikâye de Azra. Ama bunu kendisine itiraf edemediği için, ilişki zamanla hastalıklı, iki tarafa acı veren bir kimliğe bürünüyor. Azra’nın annesi, kocası tarafından aldatılan bir kadın. Annesinin babası tarafından aldatılmasını, annesinin sert ve kendini beğenmiş olmasından kaynaklandığını ifade ediyor. Yani kendi düştüğü hataya annesi düştüğünde, annesinin yaptığı davranışın yanlış olduğu düşüncesinin farkına varıyor. Ama her kadın gibi o da mutluluğu aşkta arıyor. Hayal ettiği bir erkek bulamadığında, yanlış insanları hayatına çekiyor. Sadık kalma zorunluluğu, aşkta saygıyı öldürüyor. O kişinin sınırları zorlandığında aşk, aşk olmaktan çıkıyor.
Bağımlı olmaya zorlanan karşı taraf, mutluluğun özgürlükte olduğuna inanıyor. Evliliklerde aşkın tükenmemesi için, iki tarafta kendini özgür hissetinde mutlu olabilir gerçeğini unutmamak gerek. Karşınızdaki kişiye saygı duyduğunuz ve özgürlüğüne saygı duyduğunuz sürece onu kaybetmezsiniz.

YAZAR: SEMA YILDIRIM