21 Aralık 2011 Çarşamba

HAYAT SEVMEKLE BAŞLAR

         Kimi kadın için evlilik bir sığınaktır. Aşık olmadan, içinde karşı cinse özel duygular hissetmeden, sadece güvenebileceğimiz birine ihtiyaç duymak, yalnızlığımıza son vermek adına yaptığımız bir tercih olur evlilik. Bir kadının karşısındaki erkekten kendisini mutlu etmesini istemesi, kanayan bir yarayı dindirecek gibi gelir düşününce. Ama insanoğlu en çok kendini kandırır, insanın tek dostu da düşmanı da kendisidir nasıl olsa.
         Dün gece elimden bırakamadığım bir kitap okudum. Keşke bitmeseydi derseniz ya işte öyle bir hikâye. Bosna’lı Leyla’nın yaşadığı büyük kâbus. Bosna’da toplama kampında geçirilen o iki yıl. Leyla’nın ailesini ve sevdiklerini düşünüp, herşeye rağmen hayata tutunması. Binlerce kadının travma geçirmesine neden olan bu öykü, bir kadının acı ve isyankar dolu öyküsüdür.
         Bu hayat da cennet de cehennem de vardır. Hayat bazen öyle acımasızdır ki bize karanlık yönünü gösterir. Niye bunlar benim başıma geldi sorusunu soramadığın ve insan olmaktan bile utandığın zamanlar yaşarız. Ama bu acı hiçbir şekilde anlatılamaz. Sadece yaşayanın yüreği tanıktır bu acıya. Hayatın diğer kalanında bu acı, o kişinin kaderini de etkileyecektir. Leyla’nın kaderi, bu hikâye de Rotka isimli bir gencin kendisine ilgi duymasıyla değişir. Barbar erkeklerin tecavüzü ile karşılaşan, insanlık dışı muameleler gören Leyla, bir erkeğin kendisine sahip çıkmasıyla hayata tutunabilmiştir. Rotka’ya karşı hiçbir şey hissetmese de, onu güvenebileceği bir liman gibi görüp, kendisini kurtarabilmiştir o cehennem hayatından. Annesiyle yıllar sonra karşılaşıp hasret gideren Leyla, yaşadığı travmalar sonucu annesinin desteğiyle hayatında yeni bir sayfa açmıştır. Psikolojik tedavi ve çevresinde onu seven kişilerin yardımıyla bu kez de hayatın sadece cehennem den ibaret olmadığını anlamış, karşısına çıkan iyi insanlar sayesinde kötü günleri geride bırakıp, mutlu olabilmiştir nihayet. Yaşadığı travmadan sonra erkeklere karşı güvenini tamamen yitiren Leyla, ilk defa İbrahim isimli bir gence karşı bir şeyler hissetmiş ve aşık olmuştur. Yaşadığı aşkta hayal kırıklığına uğrayan Leyla, oğluna ve onu seven adama sarılıp, hayatta olmanın değerini daha çok anlamıştır.
          Bu hikâye de Leyla’nın yaşadığı olaylar bana, mutluluğun mücadele ile insan hayatına zor da olsa geldiğini, hayatın hep acı ya da mutluluk olmadığını, yaşama cesareti olanların, umudunu kaybetmeyenlerin Tanrı tarafından bir gün ödüllendirileceğini öğretti. Sevgi’nin gücü ne kadar önemlidir insanın hayatında. Yaşam sevmekle başlıyor, hayat bir gün bu sevgi dolu kalbin ödülünü veriyordu hak edene. Her şeye rağmen kendini sevebilmek, insanın hayatında karşılaştığı en büyük sınavlardan biriydi belki de.

    YAZAR: SEMA YILDIRIM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.